Bir insan neden gelir bu
dünyaya, belli bir hayatı yaşayıp, mutlu olmaya, güzel bir dünya kurmak için
mi? Yoksa aileden ve dışarıdaki insanların, yönlendirdiği bir hayat için mi?
Ben olması gerekeni değil, insanların kararını verdikleri, bir hayatı yaşadım.
Kader bana değil, hep başkalarının hayatım hakkında karar almasına izin vermiş.
Bu hayatın kötü
yaşanmasının, en büyük suçlusu annemdir. Babamın da suçu ne kadar büyük olsa
da, annemin suçu daha çok. Babam ve annem birbirlerini çok sevmişler. Buluştuklarında,
babam annemi bırakmamış. Uzun bir süre ortaya çıkmamışlar. Geri döndüklerinde,
dedem yinede olmaz demiş ama anne annem, namus demiş ve diretmiş. Dedem ne
kadar, işi yok, evi barkı yok, dediyse
de nenem evlilikte diretmiş. Ben
doğmuşum, ardımdan kız kardeşim ve daha sonrada, bir erkek kardeşim olarak, üç
çocuk dünyaya getiren annem, ben hepsine bakamam diyerek, beni dedeme yani
hayatımda en çok sevdiğim, kahrımı çeken adama göndermiş. Henüz altı
yaşındayken, annemin bir başkasına kaçtığını öğrendim. Altı yaşında olmama
rağmen, dedemin yüzündeki utancı görebiliyordum ve içimde hissedebiliyordum.
Annem başkasına kaçmıştı,
giderken kardeşlerimi de almamış, çocukların ağlamalarına gelen komşular
sayesinde, polisler gelip kardeşlerimi bir başına bulmuş. Annemin aslında asıl
kaçma sebebini daha sonra öğrendik. Babam annemi satmaya kalkmış, açık bir
şekilde anlatmak gerekirse, borçlandığı kişiye, borcu karım evde ödeyecek
diyerek, adamı eve yollamış. Adam eve gelince annemi görmüş, annem kurtar beni
demiş ve adam annemi alıp gitmişler. Bunu öğrenen amcam, babamı vurmaya gitmiş,
fakat vurulan benim amcam olmuş ve babam hapse girmişti. Kardeşlerim de yurda
verilmişti. Henüz altı yaşındaki bir çocuğa, cici babasının bunları anlattığını
düşünün. Hiç mi utanmaz insan, hiç mi yüzü kızarmaz ama kızarmamıştı.
10.06.2014 Mehmet Halis ERDiNÇ hikayemizin asıl adresi www.soylerim.com